maksi güncelleme! - isteyenler çizgi çektiğim bölümden sonrasına devam edebilir. babasının asıl derdi meğer neymiş, orada anlattım.
hepinize teşekkür ederim. sağlığıma benden çok dikkat etmişsiniz, böyle yemeye devam edersem sağlıksız olacağımı falan söylemişsiniz ama buna pek katılamayacağım. burada yazan çoğu insandan çok daha sağlıklı beslendiğimi düşünüyorum. işlenmiş şekeri, çikolata-cips tarzı marketten alınan herhangi bir abur cuburu, kızartmaları yemiyorum. kola içerdim geçen seneye kadar, onu da bu duyurudakilerin gazıyla bıraktım (
eksiduyu.ru) aylardır aklıma bile gelmiyor. zaten dışarıdan da yemek söylemem. hamburger-pizza tarzı şeyler de böylece eleniyor. işyerinde ev yemeği yiyorum, eh işten gelince bir tost yemişim ya da 2 dilim ekmek, peynir, domates, tereyağı gömmüşüm ne zararı var ki? çoğu akşam yemeğinden çok daha hafif ve sağlıklı bence.
tamam, akşamları sebzeli kıymalı yemekler yesek bu kahvaltıya göre daha sağlıklı olabilir ama biz boş vaktimizi başka şekillerde değerlendirmeyi seviyoruz. "akşamları işten eve gelirsin, yemek yapıp yersin, dizi izleyip yatarsın." gibi bir evli hayatımız yok yani. sosyal hayatımız yoğun. sahile iniyoruz, spora/yogaya gidiyoruz, arkadaşlarla buluşuyoruz, erkek arkadaşım ukulele çalmayı öğreniyor her akşam bir süre ona çalışıyor ^^ yemek yapmak ise bunların yanında sıkıcı kalıyor tabi. işe gitmiyor olsak yapardık ama şu hayat tarzımızla buna vakit yok. kahvaltı o yüzden bana ideal geliyor. hem maliyetli değil, hem kızartmalı, şekerli, kalorili falan değil, hem de çok kısa sürüyor.
ama gelin görün ki şimdi eve erzaklar da gelecek, mecburen bozulmasınlar diye oturup yemek yapacağız. çoğu insan bu yazdıklarımı şımarıklık olarak algılamış, nankörlük ediyorsun, bana da alsalar ben pişirsem falan denilmiş de, herkesin boş zamanlarını değerlendirme tarzı bir olmak zorunda değil ki. benim bir düzenim var ve yıllardır böyle beslenmişim. canım yemek yemek isterse zaten gidip kendime kadar kıyma, sebze alıp yapıyorum (ayda yılda bir) ama babası getirdi diye şimdi bir süre evde yemek yapacağız. zamanımızı bu sevmediğimiz işe ayıracağız. oysa başka hobilerimiz var. onlara daha az zaman ayıracağız. canımı asıl sıkan bu aslında.
----
sadede geleyim.
erkek arkadaşım dün babasını aramış, "sen bize alacaklarını al, yarın gelir evden alırız poşetleri" demiş. babası da "neden istanbul kanatlarımın altında (ben) gelmiyor, ben onunla birlikte alışverişe çıkacaktım" demiş. erkek arkadaşım da iş güç vs bahaneler söylemiş ben alışverişe çıkmayı istemem nasıl olsa diye.
ben de "niye özellikle benimle birlikte alışverişe çıkmak istiyor ki?" diye sordum. o da "babam işte, şimdi seni alışverişe çıkaracak; soğanın nasıl seçileceğini, eti ne kadar süre ateşte tutacağını, neyin yanına hangi yemeğin yakışacağını, püf noktalarını falan anlatacak uzun uzun. çünkü seviyor adam onun da hobisi o. eskiden benimle çıkardı, bana çok anlattı hepsini. şimdi de sana anlatacaktı işte." dedi. o öyle diyince de ben tabi çok üzüldüm. kaç yaşında adamın bir keyfi var onu da kaçırdık diye. bugün arayıp "akşam geleyim alışveriş yapalım" diyeceğim. hem düşününce mantıklı da geldi, vedat milor gibi adam babası baya bir şey öğrenebilirim :D
benim babam da böyle; bu yaşlardaki insanlar bildiklerini anlatmayı ve onları dinleyecek birilerinin olmasını seviyorlar. adamın gönlü olsun.
neyse. anlayacağınız babasının derdi biz habire tost yiyoruz diye bize sağlıklı şeyler yedirmek değilmiş, sadece yemekler hakkındaki bildiklerini anlatası gelmiş.
herkese teşekkürler. en çılgın sorular bile bu kadar uzamamıştı herhalde :p